Saturday 19 September 2009

Çeşitli Düşünceler

Uzun süredir yazmak istediğim birkaç konuyu, her biri bir paragraf olarak burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Alper Görmüş
Taraf gazetesi yazarı olarak tanıdığım bu gazeteci ve sanırım profesör (emin değilim bundan) benim Türkiye de medya ile ilgili kendi kendime yaşadığım bir dolu çelişkiye ışık tutmama sebep oldu. Bu yüzden de oldukça mutluyum. Taraf gazetesinin şu andaki Hürriyet çizgisinden oldukça uzakta, hatta zıt bir stratejilerinin olduğunu görmek ve okur sayılarının gittikçe arttığını bilmek beni mutlu ediyor. Tarihsel örneklerle eskiden gazete diye aldığımız kağıt parçalarının tüm hilelerini, çok medeni bir dille bize (en azından bana) anlatan ve bunu yaparken de uluslararası örnekler verebilecek kadar geniş bir bilgiye sahip olan Alper beye başarılarının devamını diler ikinci konumuz olan ev sosyolojisi üzerine bakınız Fatih Terim ne demiş onu sizlerle paylaşmak isterim.

Avustralya Çıldırdı
Dünyada kişi başına içki tüketiminin çok yüksek olduğu bir ada-kıta burası. Bunu zaten biliyorduk. Ama şunu bilmiyordum mesela, dünyada içkili saldırılarda (bar kavgası vesaire) yaralama olayının en fazla yaşandığı yer de burası. O yüzden galiba burada şöyle bir laf var. When we drink, we go back to our convict roots. Bence oldukça genellemeci ve ırkçı bir laf bu ama var. Onu bir paylaşayım dedim. Bu arada bu arabesk tavır da sadece doğuya ait değilmiş onu da gördüm. Miletin ağzını burnunu kır sonra binbir özür binbir tuhaflıklar, binbir ufalıp yokolmalar. Hadi lan...

Çoluk Çocuk
Bütün yakın dostlarım çoluk çocuk sahibi olmak üzereler. Hepsinin ismi Koray olucak tabi. Bu karışıklık yaratacaktır, o yüzden isteyen istediği ismi verebilir çocuğuna. Sadece ben çağırırken Koray diye çağırırım o ayrı.

Her Yer Reklam
Burada vahşi kapitalizm, dünyanın en vahşisinin çöküşünden bile sonra devam etmekte. Zaten bu ada falan gibi ekolojilerde-toplumlarda, özellikle birde uzaklarsa doğal bariyerlerden dolayı etki tepki olayları heterojen ekolojilere-toplumlara göre daha değişik oluyor (bkz Biology 101) Bu son krizin burada ekonomide yansımaları çok etkili olmadı. Böyle oluncada meslektaşlarım olan pazarlama müdürleri falan çıldırıp paraları saçtılar. Bu da tüketicilere mesela şöyle yansıdı- Telefon beklemelerinde reklam uygulaması, havaalanı park gişelerinin inip kalkan zımbırtılarınında reklam uygulaması, şehrin en işlek kavşaklarına 38 metreye 1234 metre boyutunda televizyon kalitesinde görüntü veren reklam uygulaması (burada beklerken özellikle uzak doğulular- ister yaya ister sürücü olsun- dönen reklam filmini seyrederken bekledikleri ışıkları kaçırıyorlar, bayağı kaptırıyorlar kendilerini yani, bunu japonya da da gözlemlemiştim)

Mind Control
Bu iş üzerine yüz sayfa yazabilirim. Kısaca şunu söylemek istiyorum- Avustralya da medya milleti uyutuyor ve bu vahşi serbest piyasa ideolojisini pompalıyor. Yani elinden doğru bilgi kaynakları alınmış pasif bir tüketici iseniz hayat problemsiz biçimde tüm dünyada buradaki gibi sürüyor ve yapmanız gereken tek şey bir sonraki tatil-alışveriş-araba-evinizi nasıl alırsınız onu planlamak. Problem de zaten bu kesimin yüzdesinin artmasıyla birlikte doğru haber ve bilgi kaynaklarının yüzdesinin düşmesi ve güya öneminin yitirilmesi. Bugün birine gidip buradaki lost generation la ilgili ne düşünüyorsun desem benimle dalga geçer. (Çünkü burada benden, yaşımdan halimden ve tavrımdan bu beklenmez. Daha hafif ve daha seksi konular ise içki ve aşırı hareketler ile birleşirse hemen arkadaş sayımın katlanmasına sebep olur. Aranan adam olurum. Sanırım o yüzden içmeye gitmiyorum burada.)İnsanlar daha az okuyorlar çünkü hareket etmeyen şeylere tahammül azalmış. Kitapçı dediğimiz yerler junk yığını halinde. Geçen gün Avustralyalı genç kadının biri bu Aborjinler bizden ne istiyor dedi. Haha. Yuh. Ben de reklam veren biriyim. Bunu yasal limitler içinde çok feci kullanabilirim. Olmayan birşeyi var edebilirim, yada olduğu gibi gösterebilirim. Ben dürüst olmanın yine de uzun vadede çok daha fazla işe yarayacağını düşünüyorum. Bu da, insanların içlerinde hala, oluşumunu tamamlamış değer yargılarının medyadan çok zor etkileneceği varsayımını taşıyor içinde. Umarım çok naif değilimdir.

Yılbaşı
Tek adres Valmeinier 1800. 26 Aralık - 2 Ocak. Sonra 2 hafta Türkiye.



No comments: