Wednesday 8 July 2009

itvitre'den gecerken

burda her sey böyle galiba, gülüm
ne soguk, ne sicak,
ne serin, ne ilik



maslak sanayi’de hemsin (sofrasi) denen mekandaydim.
burasini sevmemin pekcok sebebi var. benim gibi ortanin üstü sinif calisanlar, cokuluslu bankalarin istanbul hq’daki yöneticileri, ntv’nin spikerleri, sanayideki kaportaci usta, o ustanin arabasini tamir ettigi mafya kilikli, siyah gözlüklü abiler birbirlerine dokunmadan, garsonlarla sakalasarak, büyük bir uyum icinde yerler yemeklerini, bu esitlik bana camideymisiz hissini verir niyeyse; hani orada da herkes aynidir ya allah katinda. o hesap…. bir de gördügüm en medeni hesap süreci burada calisir. önce gider yemekleri görürsünüz, gerekirse ascidan aciklamalari alirsiniz, yerinize oturur siparisinizi verirsiniz, en sonunda da kalkip kasaya gider ne yediginizi bir bir siralar, beyaz paket kagidinin üzerinde, sizden öncekilerin yaninda hesaplanmis olan borcunuzu öder cikarsiniz. tamamen sizin beyaninizdir hesabiniz, vicdaniniza ve hafizaniza birakilmistir. o kadar esnek kullanilir ki bu sürec, baktiniz cok kuyruk var ama vaktiniz az, bir daha ki gelisinizde ödemek üzere o gün pas gecersiniz hesap ödemeyi, kimse de pesinize düsmez "hayirdir kardes, hesap??" diye.

cok uzun bir süredir gidememis olmanin verdigi heyecan da vardi icimde, hayalini kurdugum kuru-pilav-ciger uclusunun tadi da damagimda. malum eskiden günlük, siradan olan seyler artik son zerresine kadar damitilmasi gereken aktivitelere dönüsüyorlar yurtdisinda yasayinca.
yukaridaki menümü cacik ile tacladirmis, dünyada benden daha mutlu biri olabilecegini düsünmezken gozum karsi masadaki sepetten bana bakan „köse ekmek“e takildi.
kücüklügümden beri ekmeklerin bu baslangic ve bitis noktalarina ayri bir zaafiyetim vardir; öyle ki ekmegin ucunu kesip icine peynir-domates-biber konarak yaptigimiz sandvicin adi „köse“dir bizim aile literatüründe. bir keresinde halamin gelinine „bana köse yapar misin?“ diye sormustum, o da bana uzun süre bos, anlamak isteyen gözlerle bakmisti. olsun, o da ögrendi ama sonunda.

garsondan sepeti isterken hic gerek yokken “canim kose yemek istedi de” gibi bir aciklama yapiverdim. yapmamla birlikte “abi seviyorsan ben sana getireyim daha ” dedi ve 6 adet ekmek kösesi ile geri geldi. 3ünü yedim ve artik daha mutluydum.


ofise döndügümde isvicre ekibiyle paylastim bu olayi ve gole cevireceklerinden emin oldugum pasi verdim: yukarida bahsettiklerimin basel’de gerceklesme sansi var midi, nedir? ve beklenen ilk gol B’dan geldi; aynen aktariyorum:

farzedelim ki ayni boyutlarda bir ekmek basel'deki rest.da da cikiyor ve sen yemegini yerken onu da gormus olasin;

1- garson ile yemek esnasinda temas kurman cok zor. yani sen siparisi verdin o da getirdi. step by step yaklasimi ile yemegin sonuna dogru yalandan bir "ish guet zi?" diyecek ve sen hesabi isteyene kadar ortadan kaybolacak. arada bir sey istemen zor.

2- diyelim ki bi sekilde temas kurdun adama akici almancan ile "bana ekmegin kosesini" getir dedin. herif ekmegin kosesinin ne demek oldugunu literaturde anlasa bile fiziksel olarak anlamayacak. seni kanirtacak.

3- hadi oldu ya herife tarif ettin ve herif anladi, o da sana "ekmegi komple getirebilirim, size ozel olarak parca parca ya da sadece koselerini sunamam" diyecek

4- sen herife "ya kardesim parasi neyse ben vericem. ordan bana 6 tane ekmek satin al. koselerini kes bana getir gerisini ne bok yersen ye" dersen buyuk ihtimalle ya psikolojik rahatsiz muamelesi goreceksin ya da suratina aptal aptal bakacak.

sonucta yukaridaki stepler bitene kadar ne onunde yemek ne de sende istah kalacak. burnundan gelecek.

hemen sonrasinda E skoru 2-0a getirdi:

zaten B olayi gayet net aciklamis. hatta bu olay degil basel , isvicre'nin her kantonunda (fransiz ve italyan dahil olur). yukaridaki fiktif ornege, asagida -hem de italyan kanton ticino'da yasanmis iki gercek ornek eklenebilir:
- B'in otobandaki dinlenme tesisinde, parmakla gosterip hem de "crem caramel" dedigi halde, kadinin israrla karamelli dondurma vermesi
- C ile dondurma alirken, o’nun "cikolata ve cilek" demesi, benim de " aynisi arti pistachhio" demem ve herifin bana sadece pistacchio vermesi (bu benim essekligim kabul ediyorum. mado mu lan bu? yok aynisiymis da..adam gibi say hepsini)

ha bir de bu ulkede bi hizmet ya verilemez, ya da istemedigin halde yardimci olmaya calisip vaktini alirlar o da ayri mesele.

dun bahnhof eczane'deyiz. su benim horlama ilacimdan istedim. her gittigimde iki tane aliyorum ki yedek bulunsun. yoksa cok da onemli degil. dun kadindan iki tane istedim.
bi geldi:
eczaci: malesef bi tane var.
ben : tamam, sorun degil
ecz: isterseniz siparis vereyim.
ben: yok sorun degil. zaten bi kutu bir ay yetiyor. acelesi yok. (ulan al hesabimi da gideyim)
yaklasik 5 dakka bilgisayarda biseye bakar, oteki kasaya gider, gelir.ve 5 dakika sonra
ecz: eger biraz beklerseniz depoya ineyim bir bakayim belki vardir.
ben. yok tesekkurler. bir tane isimi gorur.

ulan arkada sira oldu. belki hayati bir ilac bekleyen bir var. benim horultu ilacim icin kadin dakikalarini harcadi, hem de ben istemedigim ve istemedigimi belirttigim halde.





buralarda isler böyle iste, bir seyler olmuyo. biraz daha anlatirim, sonra yorulurum herhalde, du bakalim.
bülbülü altin kafese koymuslar „hem aglarim, hem giderim“ demis.


sairimize kulak vererek; bis dann…


Bakiyorum Isviçreye vagonumdan,
Sehirleri cansikici olmali
belki sanatoryomlari eglencelidir.
Yasamak ister miydim
su gördügüm yerlerde
su saygideger adamlarin arasinda
Doksanimdan sonra belki...
Niye böyle seyler yazdim Isviçre için?
Belki kiskandigimdan
Kanli çölün ortasindaki küçük bahçeyi



9 comments:

füs said...

ilahi fir, itvitre sana şiir bile yazdırmış:)), helal olsun, daha ne istiyosun, yaratıcılığını körükleyen bi yer, bakalım mit neler çıkaracak katar'da,birşeylerin yokluğu insanı yaratıcı yapıyo zannımca:)
bu arada, benim de belçika'da biranın yanına, patates isteyeceğim tutmuştu, sadece patates kızartması istememe rağmen, hiçbir yerde midyesiz patates yeme şansına erişememiştim. menude patates+midye ya, ayrı veremiyorlar pattes kafalılar...

K said...

super aynen devam firat. benden de benzer bisi gelicek iki gune esasen bugun postaliycaktim ama bu blogu takip eden milyonlar once seninkinin keyfini cikarsin istedim.

masterofuniverse said...

siir benim degil maalesef, keske olsaydi :(

Umut B said...

kimin peki sormasi ayip?

masterofuniverse said...

balik vermemi mi istiyorsun yoksa balik tutmayi biliyor musun?

Umut B said...

yunus baligi veya fok baligi aliyim mumkunse

füs said...

firadım bak benden başka da senin güsel şiir yazabileceğini düşünenler olmuş, bu da iyi bişi, hele şiiri kimin yazdığını öğrendikten sonra way be oldum:) sayende bilmediğim bi şiirini öğrendim üstadın!

masterofuniverse said...

@K: bu gazla kendi blogumu kurarim
@füs: ne demek, ben sadece araciyim
@Umut B: abicim onlar balik diil ki, bildigin memeli. pardon.

Memo said...

Algin Firat'imin yemekle ilgili bir yazi sunmasina sasiriyor muyuz??