Monday 2 March 2009

Köpekler

İrkutsk'ta anlaştığımız seyahat acentasından bizi karşıladılar ve o gece konaklayacağımız Baykal Gölü kıyısındaki Listvyanka'ya götürdüler. Yaklaşık bir saat yolculuktan sonra vardığımız bu şirin köyde eşyalarımızı ahşap otelimize bırakıp günün atraksiyonu olan köpeklerle kızak olayına girmek üzere yollandık.

Köpekle kızak konusu, bizim için buralara gelme fikrini oluşturan temel faktörlerden biri. Dedik ki şu kışın en aşırısını görelim, ilgili aktivite de ne varsa yapalım. Fikir buydu. Ama ben bizzat kendim kızak kullanacağımdan habersizdim. Sema biliyormuş, ama ben sanıyorum ki oturacağım kızağa, çekecekler. Yok kardeş öyle değilmiş. Şimdi psikolojikman buna hazır olmamayı geçiyorum, 76 saat tren yolculuğundan yeni gelmişim, pelte gibiyim, fiziksel olarak da hazır değilim. Bir de -30'da rüzgar yiyip üşümeyelim diye Everest montunun altına polar vs giyinip kuşanmışım. Fiziksel aktiviteden olabildiğince uzağım yani.

Adam başlamaz mı anlatmaya alet böyle durur, böyle döner falan diye. Ben işin sonunun kötü olacağını gördüm hemen ama renk vermedim. Sema ve ben yedişer köpeğin çektiği ayrı kızaklardayız. Olayın uzmanı kızakta önde oturuyor, sana şunu yap bunu yap diyor, sen arkada ayakta kontroldesin. Problem ise köpeklerle başlıyor ve köpeklerle bitiyor. Arkadaşım, daha acar, daha deliyürek hayvanlar olabilir mi bilmiyorum. Bu hayvanların kayattaki amacı deli gibi koşmak suretiyle kızağı ufuğa kadar çekmek. Hayattaki amaçları bu. Kızak için köpek seçerken herifler nasıl bir kıyamet koptu anlatamam. Ben koşacağım diyor hepsi.

Şimdi durum böyle olunca, koşmaya başladığı andan itibaren bunları durdurmak bir mesele. Ben arkada kızağın uzantılarına basıyorum serbest olarak. Aracın tek fren mekanizması benim önümde ortada bir pedal. Pedalın altında kancalar var, basınca kara saplanıyor ve duruyorsun. Özünde basit ama köpeklerin hayattaki amacına ters. Sağa sola dönmek için de kolların ve vücudunla güç uygulayarak kızağı biraz yana yatırman gerekiyor. O nispeten kolay ama sürekli üst bacaklarda bir gerilim.

Parkurumuz çok şahane ormanlık bir patika yol. Bir saat kadar sürecek aktivitemiz. Sema'nın kızağı önden gidiyor, bizim itlerin bir de ona yetişmek gibi bir derdi oluştu ki durmak artık haram. Başta tatlı tatlı gidiyoruz, ulan olacak bu iş galiba diye de bir yanılsamaya kapılıyorum. Velakin daha ilk ciddi virajda kızak altımdan kayıp gitti. Düşüşte canım yanmadı hiç ama kızak durmuyor ki tekrar binebileyim. Önden arkadaki fren pedalına uzanmak çok zor olduğundan, köpekler de durdan hoptan anlamadığından ben kızağı yakalayana kadar 100 metre falan depar attım. Karda koşuyorum, üzerimde sıcağı kaybetmemek üzere giyilmiş kat üstüne kat var. Kızak duruyor, tam yetişeceğim itler bir 20 metre daha koşuyor. Kızağı yakaladığımda bitmiştim. Terlemiş ve tüm enerjimi tüketmiştim.

Hemen sonrasında bir de Sema'nın itleri arasında bir sıkıntı oldu. Sık sık durmaya başladılar önümüzde. Onlar durdukça biz de durmak zorundayız ama gel de bunu bizim itlere anlat. Pedala abanıyorum ama itler çektikçe çekiyor. Çok geçmeden bacaklarım titremeye, gözlerim kararmaya başladı. Daha yolun yarısına bile gelmemişiz. Çok da zevkli anasını satıyim ama öyle tükenmişim ki bırakayım kızağı da kurtulayım diye düşünüyorum. Sonunda bir noktada patikanın yanında birikmiş karların arasında bir miktar çabaladıktan sonra ben yoruldum biraz oturayım dedim de yer değiştirip yolun üçte birini falan oturarak gidip biraz dinlendim.

Sema uzadı gitti bu arada. Bir yandan acayip takdir ediyorum, öbür yandan soktuk bu işe ya o da benim gibi yorulduysa diye endişeleniyorum. Varışa kısa bir mesafe kaldığını tahmin ettiğim bir noktada yine kontrole geçtim. Herif otururken bir şey kalmadı sadece 15 dakika demez mi. Oracıkta öleceğimi sandım. Velakin nasılsa dönmeyi başardık bir şekilde. Kızaktan kulubeye yürürken bacaklarımın bağı çözülecek ve yere düşeceğim sandım. Domuz gibi de terlemiştim.

Sema bütün neşesiyle karşıladı beni. Çok eğlenmişti. Benimse tatilin kalanında vücudumdaki kasların herbiri ayrı ayrı ağrıyacaktı.

6 comments:

Anonymous said...

Ben niye orda degildim yarabbim?

Umut B said...

Gulmekten catlardin sanirsam.

Anonymous said...

Yarabbim ayrı yazılır. Ya Rabbim şeklinde dogrusu

Umut B said...

Bu notu Allah birakmadiysa Allah benim

Anonymous said...

yara bbim

Memo said...

yar abbim, eff?

Kishin en asirisi icin sizlere daha keyifli bir onerim var. Kanada'da hem provinceler var (Amerika'daki "state" ler gibi) hem de territory ler. Bunlardan guzide bir tanesi olan Northwest territories'de bir petrol kuyusuna gezi duzenleyelim. -65 derece, acaip zevkli..