Friday 27 March 2009

Sipsi çok şanlı bir arkadaşımızdır

Arkadaşlarımı çok özledim. Yapacak birşey yok ama. Şimdilik burda kurmaya çalıştığım işe yoğunlaşmış durumdayım. Türkiye den garip haberler alıyorum. Siyasi ve sosyal olarak ikiye ayıralım bunları.
Siyasi
Basın ve asker vermiş elele Türkiye yi yemişler. Şahsen benim hayatımı o kadar değil ama benim kadar şanslı olamayan yuzbinlerin hayatını karartmışlar. Belgeler ve okuduklarım beni çok karamsarlığa itiyor.
Sosyal
Sipsi adlı kedimizin beyninde ( bu kedide hiç olmadığına hepimizin yemin edebileceği organ ) tümör çıkmış. Çok üzüldük. Rahatsızlığı artınca galiba uyutulacakmış. Yapılacak birşey yokmuş.

Geçen gün toptan bir karanlık gündü. Anlatayım biraz. Bir fax makinası var ortak ofisimizde. Ben her ne kadar bu tür kendi satın almadığım aletleri kullanmamaya gayret göstersem de o gün gerçekten çok ihtiyacım oldu. Basmam gereken 4 sayfalık bir posta adresi sticker ı var elimde. Bu iş için önceden bir format ayarlamasına giriyorsunuz. İşte efendim sayfada kaç adres basılacağından tutun da, bunların değişik sticker lar için yapılması gereken sınır ayarlarına kadar bir dolu şey mikrosoft wörd denilen kötü şeyin biryerlerinde gizli. Neyse yaptık bunları. Yolladık printer a bir deneme sayfası. Yılan gibi çıktı sayfa. Trilyonluk sayfamız oldu. Geriye kaldı mı sana 3 sayfa. Yolladık yazıcıya bu son kalan 3 sayfayı ama işte hayat o kadar kolay değil Koray paşa. Tüm pazarlıklar sonunda en fazla 1 sayfa daha alabildim yazıcıdan. Benim olsa direk duvara yazmıştım.

Neyse dışarı çıkıp, günde 2 tane keyif için içtiğim sigaralarımdan birini heba ettim. Aklıma yandaki internet kafeye gitmek geldi. Bu kafenin sahibi aynı zamanda İzmir de de bir süre yaşamış olan, türkçe konuşabilen, çok iyi anlayabilen boşnak bir arkadaşımız Bayram. Ooo hoşgeldin beş gittin falan derken ben çöktüm bir aletin karşısına tekrar baştan bazı sınır çalışmalarından sonra yazıcıya yolladığım adresler armut gibi çıktı sayfanın olmadık yerlerine. Allem ettim kallem ettim yapamadım. Bu Bayram geldi, o da çok yüksek sesle konuşuyor sağır mıdır nedir, o da yapamadı. 

Kalktım dışarı çıkıp öbür sigarayı içtim. Yahu kardeşim bir müşteri listesine mektup yollamak bu kadar zor mu yaa. Elle yazmaya başlasaydım o zaman kadar 1000 kere biterdi. Ofise geri geldim, Bayram tabi servislerinden dolayı babayı aldı benden. Ben çıkıyorum dedim. Çıktım ve direk bir Officeworks e gittim ( buranın office super store u gibi bişi ) bir satış temsilcisi çıktı karşıma. 

Buyrun falan dedi. Anlat dedim bana multifuntional bir makina ki ben de satın alayım şöyle bozulmayacak güzel bir şey. Herif 3 taneyi anlatmaya başladı sonra gaza geldi epson lardan bir tanesine yoğunlaştı anlattıkça anlatıyor. Tamam dedim budur alacağım.

Hemen getireyim dedi ve ortadan kayboldu. Ben diyim 10 dakika siz ( kaç kişisiniz bu arada bir bilsem ) diyin 20 dk sonra geldi ve bana bu modelin dükkanda olmadığını söyledi. Bu arada ben de ordaki başka teknolojik aletlere bakıyordum. Nasıl herifin üstüne yürüdüysem manager kılıklı bir arsız karşımda belirdi. Nasıl olmaz dedim ya, neden anlatıyorsun o zaman iki saattir falan dedim bir de (merak etmeyin tüm bunları dedim) Bu arada dükkanın kapanmasına 15 dakika falan var ve ben o gece bu işi bitiremezsem büyük arıza çıkarıcam biliyorum. Karıma falan sataşıcam, evlilik zedelenecek, yok ne biliyim bi suç işleyip sınır dışı edilcem falan. Neyse manager pardon falan derken ben adama bu display ürününü almayı teklif ettim. Hiç anlamadı neden böyle bişi yaptığımı. Suratı falan değişti, art niyet falan da bulamıyor tabi. Başka yazıcı alsana diyenleriniz olabilir, onları bozuk ruh halim ve takıntılı kişiliğimle uğraşmamaya davet ediyorum. 

Neyse sonra dedim ki bu aleti alıcam ben, başka ofislerinizden mi bulursunuz, ne yaparsanız yapın benim buna çok ihtiyacım var dedim. Öbür dükkanda 5 tane olduğundan bahsetti manager. Tamam dedim getirtin. Yapamazlarmış efendim. Nerede bu ofis dedim. 10 dakikalık yoldaymış, tamam dedim giderim ama o ofis kapanırsa bu arada yakarım dedim binayı. Pyromaniac misali bir tavrım da yok değildi hani. Adam hemen telefona sarıldı orayı ararken ben arabadaydım zaten.

Trilyonluk epson u aldım sonunda. Bilgisayara bagladım, telefon hattına bagladım artık faxımız da olmuş oldu. Print dedim. Zart diye bastı. Gittim uyudum sonra.

4 comments:

Umut B said...

Basın ve askere yüklenmeyi anlıyorum ama alttan alta Türkiye'nin geleceğini aşındıran AKP'yi tamamiyle es geçmeyi anlamıyorum.

Ayrıca senin biraz sakinleşmen gerektiğini düşünüyorum. Psikoloğa mı gideceksin ne yapacaksan, kalbine falan yazık.

Canım Sipsi.

Anonymous said...

bu yazinin neresinden akp yi es gectigimi anladin bre. Akp igrenc bir olusum, dogru yaptigi seyler de var ama. ne olursa olsun demokratik secimlerle herifleri indirelim, darbe olmasin demek istiyorum. darbe olunca ergenekon mergenekon terkenegon falan iyice azitiyorlar. kotu yonetim kotu hakkaten ama gizli sakli bir orgut herseyden de kotu.

Umut B said...

Oldukça yakın bir zamana kadar son cümlene candan katılıyordum ama özellikle son gidişimde bağnazlığın nerelere kadar ilerlediğine inanamadım. Dolayısıyla bakışım da bir miktar değişti (maalesef?). AKP'nin doğru yaptığı şeyler gittikçe daha da az ve seyrek olmaya başladı. Ha darbe olsun mu, olmasın. Ama İran olacaksa Türkiye, olsun abi, darbe de olsun.

koray said...

Tamam dur sonra konusalim burda konusmayalim. ama sanirim 180 derece olmasa bile 175 derece falan zit goruslerimiz var bu konuda. bu tabi senin kulagini emmeme engel degil.:-)