Asfalt denen bu madde de yağmur yağınca çok kaygan oluyor diye aman dikkat edeyim de fren yaparken kafayı gözü yarmayayım dedim kendi kendime. Ben böyle düşünürken efendim, karşıdan gelen ve U*dönüş yapması yasak olup da buna rağmen hemen önümde bahsi geçen dönüşü yapan araba böyle düşünmüyormuş. Bunu arabaya doğru hızla giderken aklımdan şöyle bir geçirdim. Sonra tabi hayatın enteresan ikilemlerine verdim kendimi. Ya adama bodoslama arkadan girecektim yada aynaya bile bakmadan sağa kırıp adamın yanından geçip gidecektim. Arkadaşım neden durmadın diye anlamsız bir soru sormayın lütfen. Cevabı bu paragrafın ilk cümlesinde gizli. Neyse işte ben ikinci opsiyonu seçtim ve esasen var olduğunu bile bilmediğim üçüncü ve daha kötü bir olasılığın içinde buldum kendimi. Ön teker, yağışta, asfalttan bile daha kaygan bir madde olan tramvay demirlerinin yuvasında kaymaya başladı. Merak edenleriniz olabilir tramvay demiri diye yeni bir madde keşfedildi burada.
Böyle olunca ön teker kaymaya başladı ve motor altımdan kaçtı gitti. Ya da ben motoru bırakıp kendimi yere attım, bilmiyorum ve hatırlamıyorum.
Motor kendi etrafında dönerek ve kıvılcımlar saçarak karşı yönden gelmekte olan tramvaya doğru kaymaya başladı. Ben ise kendimi takladan taklaya verdim. Kaç takla attım bilmiyorum, bildiğim iki kere kafamı yere çarptığım, en ufak bişi hissetmediğim ve kask denen aletin ne denli önemli olduğudur. Bu arada takla atarken vücudumu da korumak için ellerimi ve bacaklarımı kontrol etmeye çalıştım. Demirli kaslarım ve çevik vücudum sayesinde çok başarılı bir şekilde, hehe, yerde attığım taklnın momentumu sayesinde birden ayağa kalktım ve tam ayağa kaltığım anda iki tane yaşlı kadınla göz göze gelip onlara selam vererek motoru tramvayın önünden çekmeye koştum. Neden bunu yaptım bilmiyorum. Adrenalinden hiçbir şey hissetmiyordum yada şoktaydım.
Günün özeti olarak şunu söyleyebilirim, üstümdeki montun sağ kolu eridi, sağ dizime sıcaktan kotun parçaları işledi ve hala şu anda yaranın içindeler.
Ucuz atlattım galiba. Bugun ancak bir daha binebildim motora ve hemen servise götürdüm. Dizim kaşınıyor sürekli. Bu olayı Kendor a anlattığımda Nadya Komenaçi gibi takladan taklaya vermişsin kendini dedi ve çok güldük. Umarım hep güleriz. Balyüz motora binmemi yasakladı ona üzülüyorum. O da üzülme diyo.
6 comments:
vallahi gecmis olsun korai...
ben daha hafif bir vukuat ertesi gunlerce sekmistim tek ayak ustunde hatirlatirim...
senin demir kaslarinla benim celimsiz eklemlerim bir degil tabi...
heheh yok canim ben biraz artistlik olsun diye yazdim, seninkisi de oldukca urkunctu.
cok gecmis olsun sevgili koray, varsan sen korumussun valla (yoksun ama).
ayrica bi kement aticaz asagida illa word verifay ediyorlar (benimki "subbe").
ne guzel dedin sinkurcum. o verifay olayi beni de irrite etmekteydi, kaldirip attim.
artik rahatca atiniz kement.
olur oyle.
umut gerekli mudahaleyi yapmis.
sinkur sen de yazmak ister misin buralara.
Post a Comment