Friday 17 April 2009

Şen gel

Vize işlerinden nefret ediyorum. Terörist, mülteci veyahut serseri muamelesi görmekten hiç mi hiç hazzetmiyorum. Ama ne var ki Türk pasaportu taşıyan gezginin hayatının kaçınılmaz gerçeği.

Amerikalısı, Avrupalısı bir yere gitmek istediğinde atlıyor uçağa gidiyor. Türksen efendim aylar önceden biletini alacaksın, kalacağın yeri belirleyeceksin, oradan da yer ayırtacaksın, üstüne de mali bilgini bokunu püsürünü bir fasikül evrağı elçiliğe teslim edeceksin. Bayağı bir plan program gerektiren, spontanlığa mahal bırakmayan bir olay.

Neyse efendim, biz ayıptır söylemesi Haziran'da bir İtalya yapalım diye niyetlenmiş idik. İki gün evvel de vize başvurumuzu yaptık, ondan bu ilenme durumu. Geçen sene bir zamanlama sorunu yaşayıp bileti falan iade etmek zorunda kalmıştık malum. Bu inek İtalyanların vize işlerini taşere ettiği Rus şirketi bize altı hafta sonraya başvuru tarihi vermişti, bizim uçuşa beş hafta kala. O şirketi değiştirmişler. Randevumuzu zamanlı alıp, evraklarımızla gittik. Sonuç haftaya belli olacak. Fingers crossed.

Adamlar vize ödemesi adam başı 60 avro diye internete falan her yere yazmışlar. Nitekim gittik kasaya "Ne kadar ödiycez?" "İki kişi 120 avro, ödemeyi hangi para birimi ile yapacaksınız?" "Avro" Bunun üzerine hesap makinası ile çık çık işlem. "124.5 avro rica edeyim" "Efenim?" "124.5 avro ödeyeceksiniz." Yahu her yere yazmışsın 60 avro diye, ben avro ile ödemeye kalkınca niye rubleden çevrip 62.25 avro alıyorsun, bu nasıl turşu? demedim, paşa paşa ödedik parayı.

Bir de koca yerde (belki 150 kişi çalışıyor) İngilizce konuşan bir tane eleman buldular güç bela, onun da İngilizcesi bizim Rusça kadar. Bizim evrakları incelerken garibanın perçemleri terden alnına yapıştı. Rezervasyon tarihlerinde benim orda farkettiğim bir hatayı da farketmedi - teyid sırasında otellerden biri Haziran yerine Mayıs yazmış. Doldurduğumuz, Avrupa ülkelerinin yarısının internet sitesinde yer alan İngilizce başvuru formunu da kabul etmediler. Orda AYNI formun Rusça/İtalyanca olanına İngilizce olarak geçirdik bilgilerimizi.

Vize işlerinden nefret ediyorum.

2 comments:

Unknown said...

Tırla Gel Shen Gel
Umut Bey, shengelme konusunda ne kadar hakli ne kadar dogru yazmissiniz...Bu isler tirlattirir adami... Mesela ben sirf shen yolculuk yapmak adina 3 sene once kralligimi sattim...Evet elcilikte calisiyorum 3 senedir ama saolsun gri pasaport; atla trene ucaga, ver elini 1-2 saate Avropa…ne vizeye gerek var ne de elciliklerde haydut muamelesi gormek icin saatlerce sira bekleyip avrolari sacmaya…

Gerci haftanin 5 gunu, hayatim; ellerde yasayan,olasi haydut muamelesi gormus magdurlarla geciyor diye dusunursek, aslinda cok bi kazancim yok gibi gozukuyor…ama neyse o baska mesele, sahsi mesele…

Yanliz mujde; Ingilteredeki sevgili vatandaslarimiz bu vize sorunsalini cozmus ve bashlari goge ermistir…Diyorumki bizde onlarin izledigi yollardan gidersek boyle tatsiz muamelelerden sakinabiliriz.

Bu yollarda nelermis? Mesela:

1-Tirla gel

Tirlatmadaki tirla degil, Umut bey; ulasim araci olan tirdan bahsediyorum.Elbetteki cok komforlu bir yolculuk olmayacak neden cunku tekerlek ustu bolmelerde bir kac kisi altalta ustuste yolculuk etmek durumunda kalacaksiniz.Ama shen bir ortam.Eger bireysel kalmayi tercih ederseniz, biraz daha odemeyle upgrade edilip, kasa icinde yer bulabilirsiniz. Ancak malesef bu yolculuklari ayarlayan sadece 1-2 tane seyahat acentasi bulundugu ve henuz piyasada rekabeti arttiracak Easy tir gibi sirketler olmadigi icin biraz pahaliya malolucak. Ama dusunun; sira beklemek, ucak biletleri yanacak diye stres etmek ve en onemlisi namert muameleyi cekmek yok. Ingilizlerinde dedigi gibi: “It is a bargain”

Yok deniz yolu olsun diyorsaniz, gemi ambarida hos bir secim. Ancak o piyasa hakkinda cok bilgi yok elimde. Eger ilgileniyorsaniz, gerekli arastirmalari yapabilirim.

2-Kebaba gel

Cok denenmis ve hala cok populer olan yollardan biri. Kebap Connectiona bir kere adim attinizmi, sirtiniz yere gelmez. Ozellikle Avrupa ulkelerinde…Batili ulkeler, bu meslektekilre cok sahip cikar, hos gorur, gerekirse korur. Cok mantikli cunku dunyanin kebaba ihtiyaci var.

Ise, yasadiginiz yerdeki kebabcilarla arkadaslik kurarak basliyabilirsiniz. Onlarin heryere kolu uzanir. Neresi olursa olsun calacak kapilari vardir. Gelmis gecmis en iyi networklerden biridir kebab connection. Vize konularinda da en iyi ve en pratik bilgi onlardadir. Bilginize arz ederim.

3-Britishe gel

“benim britishim var” cumlesi ingilteredeki vatandaslar arasinda cok tutan, en cok soylenmek istenen ibarelerden biridir.

"Britishi olmak": ingiltereye goc etmis turkiyelilerin jargonundan olup, ingiliz pasaportuna sahip olmak anlamina gelir. Soyleyen kisiye imrenilir, soyliyebilmek icin her turlu yol mubah gorulur.

Britishiniz olmasi icin en kolay yol britishle evlenmekten gecer. Belki kulaga zor geliyordur; diyosunuzdur “canim nerden bulucan britishi, e bulduk diyelim nasil evlenicen?” Hic oyle zor degil, aksine muthis kolay. Mesela bu yaz tatilinizi Mamariste gecirin. cunku fahri ingiltere sehri olan marmariste yuzlerce koca arayan İngiliz bulacaksiniz. Hatta okadarki; ITVde “Turkish wives club” diye reality programlarina bile konu olucak kadar bolluk var. Alan memun satan memnun.

Sonra bagli kalmakta zorunda degilsiniz. Pasaportu alin ve kacin. Kadinlari merak etmeyin, onlari ben avutuyorum zaten. Eren teyzelerini arayip dert yaniyorlar, hep beraber kufrediyoruz erkek milletine…yuzyillik aliskanlik zati. Neyse sonra arkadaslariniza iyilik edip onlarla evlenirseniz, hepimizin biritshi olur …bir daha vize almamiza gerek kalmaz. Sonsuza kadar spontané yolculuk edebiliriz. Mutlu son.

Comment degil kompozisyon olmus, bitirme vakti coktan gecmis.

Tirlashengel vizesi basvurularinizi bana yapabilirsiniz...

Eroyn cocoyn a.k.a erenju

Umut B said...

Ortalama bir blog girdisinden uzun bu koment icin gercekten tesekkur ederim
Tirla gelmeyi bir degerlendirelim biz