Friday 19 June 2009

Damgalar ve Köhne Koridorlar

Bu günden altı gün önce nezih İtalya seyahatinden döndük. Harikaydı vs, raporlanacak acayip bir şey yok.

Anlatacak olay bugün yaşandı. Efendim, bizim vize yenileme vaktimiz gelmiş idi, nitekim belgeler hazırlandı, dün başvuruya yollandı. Hayda, bir de geri iade edilmesin mi. Meğersem cumartesi girişte damga vuran memur (ki rastladığım ilk Rus erkek pasaport görevlisiydi, zaten gözüm tutmamıştı) aşık mıdır nedir, 13'ü yerine 23'ünün damgasını vurmuş. Bu hatayı yakalayan bilmemne departmanı görevlisi de tarihlerde tutarsızlık var diye belgeleri geri yolladı.

Bu durumda biz de elimiz mahkum havaalanına yollandık durumu düzeltelim diye. Orada yaşadıklarımız pişmiş tavuğun başına gelmemiştir diyemesem de oldıkça tuhaf durumların bizi beklediğinden habersizdik giderken. Konu açık değil mi, yanlış tarih vurulduğu net (çünkü hala yaşanmamış bir tarih) ve düzeltmek çok zor olmamalı. Yok, Rus bürokrasisinde kazın ayağı öyle değil işte.

Önce muhattap bulmakta zorlandık bir süre. Pinpon topu gibi ordan oraya pasladılar bizi havaalanının içinde. Belki altı kişiye falan derdimizi anlatmak zorunda kaldık. İyi ki akıllıca bir hamleyle tercüman almışımız yanımıza. Sonunda nedense yolcuları kandırmaya yönelik bir oyunun hain tuzaklarını aşarak 'ilk yardım' yazan bir kapıdan girince koridorlardan oluşan yepyeni bir dünya açıldı önümüze. Alis'in harikalar diyarının kapılarının sonuncusunda çok ciddi yazılar ve bir zil ile kamera vardı. İşte o zili çalıp sihirli kelimeleri söyleyince önce saniyesinde azarı işittik geç geldik diye (hemen farkedip gelecekmişmişiz). Ulan hatayı yapan onlar, azarı ben yiyorum. Rusyaaaaaa.

Neyse bir süre bekledikten sonra aksi suratlı muhatabımız çıktı karşımıza. Hadi bir azar da ondan. Sonra pasaportlarla kayboldu. Koridorda ayakta bekliyoruz. Eleman 5-10 dakika sonra döndü diyor ki damgalar memurların kendilerine zimmetli, bu damga ve bu memur bugün yok, yarın var, yarın geleceksiz başka yolu yok. Ya olur mu falan diyince bir de yine niye geç geldiniz falan demeye kalkınca ben koptum. Hata benim değil, onlar yüzünden işimi gücümü bırakıp kalkmış havaalanına gelmişim, hem suçlu muamelesi görüyorum, hem de bunu yarın tekrar yapacağım. Başkadım verip veriştirmeye. Herif hiç oralı olmadı gibi göründü sonra kayboldu yine. Koridorda ayakta beklemeye devam. Sonunda geldi dedi ki damga yolda geliyor bekleyin. Allah Allah. Tam Türkiye muhabbeti, pısarsan sıçtın, üste çıkarsan muzaffersin. Bir süre daha koridorda bekle, sonra neyse nazik bir kadın memur geldi, hem özür diledi, hem açıklama yaptı, telefonumuzu aldı, siz oturun bir yerde dedi.

Sonuçta oturduk, bizim gerizekalı memurun damgayla beraber gelmesini yarım saat 45 dakika bekledik, vurdurduk damgaları döndük. Şahane di mi?

No comments: