Monday 16 February 2009

İstanbul'da otomatiğe bağladığımız ama burada büyük tepkiyle karşılanan tailgating olayı

Bugün biraz da sinirliyim. Ona göre okuyun.
Şimdi biz enteresan bir apartmanda oturuyoruz burada. Bu apartman ilk bakışta çok şanlı ve çok güzel bir apartman gibi gözükse bile benim çıldırmama sebep olan özellikleri var. Bu özellikler insan ilişkilerine de sıçradığı zaman benim de sinirlerim yükseliyor.

Anlatmaya çalışayım: Apartmanımızda bir garaj girişi var. Bu giriş iki kapıdan oluşuyor. Giriş kapısı ve çıkış kapısı. Diyelim ki dışarıdan geldiniz, arabayı garaj kapısına yaklaştırıyorsunu. Camı açıyorsunuz. Anahtarlığınızda bir çeşit alet var. Onu aracın hemen yanındaki alete tutmak suretiyle devreye soktuğunuz bir takım mekanizmalar size kapıyı açıyor. Çıkışta da bu alet okutma yeri içeride tabi, gerisi aynı. 

Şimdi sorun nedir? Sorun yok esasen, yani bence. Ben biraz tez canlı olduğum için girişte bir arabanın arkasından içeri sıvışmıştım. Yani kendi camımı açmaya ve anahtarlığı bulup okutmaya üşendiğim için, bu arabanın açtırdığı kapıdan girdim. Bu da tabi İstanbul daki gibi atik ve akıllı davranmayı gerektirdi. Hemen öndeki araba geçer geçmez, daha kapanma mekanizması devreye girmeden herifin kıçına girip manevrayı başarılı bir biçimde tamamladım ve garaja girdim. Sonrası o düz gitti bende hemen arkasından sağa dönüp kendime ayrılmış alana gittim. Yani topu topu herifin arkasında (bayan da olabilir olayı tam hatırlamadağım gibi bana gayet doğal geldiği için hiçbir şekilde kayıt etmemişim) 3 saniye geçirdim. Bu araba efendim ben arkasından sıkıştırmışım gibi bir tavır takınıp ileride saçma manevralar yapmış, ben bu arada kendi yoluma gidip arabayı park ediyorum. Arabadan çıkıp asansöre doğru giderkende öbür arabanın hala manevra yaptığını görüyorum.

Sonrası enteresan, yok kapıcı ile uyarı yollamalar, yok panoya yazı yazmalar vs. Kapıcı bana tailgate yapma dedi, niye dedim, bazı insanlar panik olabiliyorlar dedi, onların sorunu dedim. 
Esasen onların sorunu değil ama bana insanca kendisi gelip de arkadaşım yapma bak panik oluorum dese, bin kere özür dilerim. Şu anda hatta yanlış yaptığımı kabul ediyorum. Kabul etmediğim şey adam yollamak, iletişimi minimuma indirerek hak aramak vs. 
Ne oluyor kardeşim. Neyse işte böyle. Herkes kendi sırasını bekleyecek ve herkes kendi anahtarlığını kullanacak. 

Bu arada kapıcı bana bundan kimin rahatsızlandığını da söylemiyor. Sanki adamı öldürücem. Çok komik bu Avustralyalılar bazen. 

Hayır şu sıra sopranos u seyrediyorum ve çok da gaza gelmiş durumdayım. Vericem emri, kesicem birkaç parmak bak nasıl kapılar açılıyor.

Dedim ya sinirliyim biraz.

5 comments:

Anonymous said...

Ayol zavalli surucuyu hem terorize etmissin, hem hatani anlamissin, hem hala parnak kesmek istiyorsun, barbar sey seni! Ben bu bilogda Avustralya halkinin ve degerlerinin yilmaz bekcisi olarak bir rol biciyorum kendime bundan boyle... Onlar hakkinda ileri geri konusan karsisinda beni bulur. Yiyorsa gel de benim parmagimi kes, bak n'apiyorum, nasil ombudsman'dan police constable'a surunduruyorum seni gor!

Mert Eren said...

"In the quite words of virgin mary...come again!" deseydin kapıcıya bak bakiyim bi daha ikaz etmek için geliyo mu kapıya.
Şimdi diceksin ki kapıcının ne günahı var, günahı olması önemli değil, geldiğine pişman edeceksin. İkinci sefer aynı muhabbet olduğunda, kapıcı "valla ben gitmem o herife arkadas" diyecek. Bu sefer adam senin kapına gelmek zorunda kalacak. Haaa, o zaman adamı dövermisin, kafasını mı kırarsın, ne yapacaksan yaparsın. Bir Tony Soprano, bir Christopher Moltisanti, bir Richie Aprile stili budur. Güzel bir stildir fakat, permanent resident olmayı gerektirir.

Umut B said...

Kusura bakma Koraycım amma anlatıklarında oldukça haksızsın bence. Bu ara Sopranoları biraz fazla seyretmişsin sanki.

Medeniyetten şikayetçi olanları mesela Rusya'ya taşınmaya davet ediyorum. Ben seve seve yer değişirim...

Anonymous said...

Koray
Ben durumunu cok iyi anliyorum. Bence cok dogru yapmissin. Ben tailgate yapma hastasiyim. Gercekten kendi basima siraya girip de bisey yapamiyorum. Mutlaka baskasinin ardindan sivisarak yapmam gerekiyor. Baska turlu olmuyor. Bu yuzden cok tartisma cikiyor ama elimde degil. Bence sen de devam etmelisin...

masterofuniverse said...

gecenlerde alisveris yaptim, eve donuyorum. her zamanki gibi garaja girmek icin yavasladim ve anahtarla kapiyi actim. tam o esnada bizim bloklara yeni tasinan, karisi fransiz olan Türk arkamda bitiverdi. zaten ayi gibi oldugu icin arabaya da sigmiyor, götü basi oynuyo, bi huzursuz hareketler yapiyor, ister istemez anadan gözümü alamiyorum.
neyse kapi acildi iceri girdim arabayla, bu da zart diye pesimden giriverdi; anlasildi ki 2 saniye icin anahtari ile kapiyi acacak vakti yok. tipik sark kurnazi iste. simdi boyle anlatiyorum ama yeni kullanmaya basladigim icin arabayi panik yaptim, zor attim kendimi park yerime.
sonra dedim gideyim uyarayim su adami ama sonra dedim neme lazim. simdi tersler beni sarimsak kokan evinin kapisinda hic muhatap olmaya gerek yok. kapiciyi yolladim gerekli bilgilendirmeyi yapsin diye, her ihtimale karsi duyuru tahtasina da yazdim tane tane. ogrensin eger burada yasamak sitiyorsa. oyle ulkesindeki gibi develeri ahira sokmaya benzemiyor bizdeki otopak kurallari. kusura bakmasin.

hah hah hahhhhhhhh